Pietizm
Pietizm, erken modern dönemde Avrupa'da kiliseye, otoriteye farklı tavırlarla biçimlenen bir akımdır. Devlet kiliseleri ile yolunu tümüyle ayırmamıştır. Pietizm sözcüğü önceleri bir aşağılama olarak kullanılmasına rağmen, kendileri tarafından olumlu anlamda kullanılmaya başlandı. Farklı pietistlerin farklı amaçları vardı, ama genel olarak pietistler, dindarlık, ahlaki disiplin ve kişisel dini deneyimler aracılığı ile devlet kilisesi içinde anlamlı bir dini birlik kurmak istiyorlardı. İngiltere'deki Püritenlik, Pietizme benzer; çünkü o da kişisel bir dönüşümü, gönüllülük esasına dayalı dua toplantılarını ve sıkı ahlak kurallarını vurgular.
Lutherci Pietizm, 17. yüzyıl sonlarında gelmiştir. Alman rahip ve ilahiyatçı Philipp Spener (1635-1705), 1670'lerde Frankfurt'ta "dindarlık okulları" adını verdiği incil çalışma gruplarını kurdu, 1675 yılında ise din okullarında reform yapılması, hayır işleri ve dua grupları yolu ile dindarlığı artırmak için bir program sunan Pia Dosideria'yı yayımladı. Spener, vaizlerin vaazlarında doktrine ilişkin karmaşık konuları değil, Tanrı'nın sözünü vurgulamalarını ve kendilerine bir görev verilirken ilahiyat alanında eğitimlerinin yanı sıra kişisel olarak tinsel bir yenilenme yaşamış olduklarının kanıtını göstermelerini istiyordu. Lutherci doktrine hiç doğrudan saldırmadı, ama Wittenberg Üniversitesi'ndeki ve diğer yerlerdeki ortodoks Lutherci ilahiyatçılar onun bir Calvinist olduğuna karar verdiler; çünkü o, imanla aklanmadan daha çok, Tanrı'nın gücü aracılığı ulaşılan hayatın kutsallığını vurguluyordu.
Spener ve ona daha sonradan katılan -eskiden Leipzig'de bir rahip olan- August Francke (1663-1727) birlikte Almanya'daki en büyük İlahiyat Fakültesini Brandenburg'da Halle Üniversitesi'ni kurdular. Misyonerlik yapan ilk Protestanlar onlardı; 1707'de Danimarka Kralı iki Halle mezununu Hindistan'daki Danimarka sömürgesi Tranquebar'a gönderdi; kısa bir süre sonra da Protestan Pietist misyonerler Lapland, Grönlad ve Amerika'daki sömürgelere gittiler. Lutherci Pietistlerin siyasal değişimler karşısındaki tutumları farklı idi. Bazıları siyasal açıdan pasifti, ama genişlemekte olan Brandenburg-Prusya eyaletindekiler bürokratik mutlakiyet rejiminin oluşmasında önemli bir rol oynadılar.[1] Pietistlere göre, önemli olan dinsel deneyim ve onun yaşamdaki değiştirici gücüydü; sadece Hristiyan inancının teolojik beyaniarına değil, genel olarak dini inancın herhangi bir entelektüel ifadesine de kuşkuyla yaklaşmaktaydılar.[2]